Sivilce (Akne) ergenlik çağındaki birçok çocuğu etkileyebildiği gibi erişkin dönemde de devam edebilen veya zaman zaman alevlenmelerle ortaya çıkan bir yağ bezi hastalığıdır.
Sivilce (Akne) ergenlik çağındaki birçok çocuğu etkileyebildiği gibi erişkin dönemde de devam edebilen veya zaman zaman alevlenmelerle ortaya çıkan bir yağ bezi hastalığıdır.
Doğru tedavi edilmediği veya yeterli emek verilmediği zaman sivilce kalıcı iz bırakarak iyileşir.
İyi bir cilt bakımı ve sivilcenin şiddetiyle orantılı bir tedavi programı hastalığın alevlenme dönemlerini kontrol altına almaya ve olası en az izle tedavi olmasına izin verir.
Eczanelerden alınan dermokozmetikler yardımcı olabilmekle birlikte erken dönemden itibaren tıbbi tedavi yardımı almak ortaya çıkabilecek iz kalma komplikasyonları riskini azaltmaktadır. Ancak bu süreçte en önemli noktanın sabır ve tedaviye inanç olduğunu da unutmamak gerekir.
Akne bir yağ bezi hastalığı veya pilosebase ünite hastalığıdır derken kıl ve onun deri yüzeyine çıkan bir bölümünün yanına açılan yağ bezinin hastalığı olduğu kastedilmektedir. Yağ bezi normalden fazla ve yoğun bir madde ( sebum ) üretmekte ve artan sebumla birlikte hücre döngüsündeki değişiklik bu dışa açılan kanalı tıkayınca sivilce şikayeti başlamaktadır. Yağ bezlerinin aşırı sebum üretimi hormonal etki altındadır. Başlangıçta siyah nokta veya beyaz 1-2 mmlik kabartılar ( beyaz komedon ) şeklinde iken ve görüntü dışında rahatsızlık yaratmazken bu komedonlar cilde yine de bazı kişilerde düzensiz engebeli bir görüntü verebilecek kadar yoğun olabilir. Başlangıçta yağ bezinin deri yüzeyi gözeneği ile ilişkisi kapanmamış ise oksijenle temasta ortaya çıkan oksidasyon yağ asidini indirgediğinden yağ/keratin tıkacının rengini siyaha çevirir ve siyah noktalar ortaya çıkar ( açık komedon ) bunun bir sonraki aşaması deri gözeneği tam tıkandığında beyaz komedonların oluşumudur. Her iki aşama da benzer yöntemle hekim tarafından tedavi edilebilir.
Yağ bezinde sebum üretimi devam eder ancak boşalma duraklarsa derinin sağlıklı bakterileri yağ asidlerinin etkisi ile aktifleşir ve iltihap başlar. Bu kızarıklık hassasiyet ile belirti veren papüller veya tedavi edilmezse cerahat gelişimi ile püstüller, daha da ötesinde derin yerleşimli ve iz bırakma riski yüksek kistlerin oluşumu ile sonuçlanır. Bu dönemde derinin sadece yüzeyinden uygulanan tedaviler yeterli olmayacağı için sistemik antibiotikler hatta kimyasal yapısı bakımından A vitaminine benzer etki gösteren izotretinoin kullanma gereği ortaya çıkabilir. Aslında amaç hastayı bu döneme gelmeden tedavi etmektir.
Akne ( sivilce ) neden tedavi edilmelidir?
Psikolojik nedenler : deri öncelikle kozmetik özelliği yüksek bir organ olduğundan erişkin veya ergen çoğu hasta bir özgüven eksikliği yaşar. Görüntülerinden utanır ve kadınlar makyaj ile kapatmaya çalışırken süreci daha kötüleştirebilirler ve bir kısır döngü başlar.
İz kalması,
1. Postlezyonel hiperpigmentasyon
2. Kalıcı skar
Akne lezyonunun yangısı geçtikten sonra yerinde koyu renkli bir leke kalabilir. Başlangıçta papül ne kadar geniş veya derinde ise koyu renk değişikliği o kadar geniş ve koyu renkte olur. Bazı hastalarda kendiliğinden solması aylar sürer. Belli bir süre beklendiği halde renkte solma azalma yoksa tedavi başlanabilir.
Kalıcı skarlar çeşitli şekiller gösterebilir. İce pick tabir edilen sanki buz kıracağı ile noktasal delinmiş bir ciltten daha derin keskin izler veya yumuşak dalgalı görünüme kadar farklı şekiller ortaya çıkabilir.
Ergenlikte geçirilen böyle bir süreç bazı kişilerde hayat boyu devam edebilen bir strese neden olabilmekte ve sosyal yaşamı bozabilmektedir.
Tedavinin aşamaları
Akut dönem tedavisi
Leke tedavisi
Akne skar tedavisi
Akut dönem akne tedavisi
Bu dönemin tedavisi hastadan hastaya değişen, şiddetiyle orantılı olarak zaman zaman aynı hasta için dahi farklı ilaçların değiştirilerek kombine edilmesine ihtiyaç gösteren bir sanattır.
Temel olarak tedavi sivilceyi oluşturan dört mekanizmaya yöneliktir.
1) Sebum üretimi
2) Gözeneklerin keratin tıkacı ile kapanması
3) Bakteriyel enfeksyon
4) Hormon denge düzeni (kadınlar için )
Akne tedavisi
Tedavi hafif, hafiften şiddetliye ve şiddetli akne durumuna bağlı olarak basamaklandırılabilir.
Hafif akne açık ( siyah) kapalı ( beyaz) komedon veya püstüler lezyonlar şeklinde olup derinin üst tabakasına yakın bir yerleşim gösterir. Çoğu vaka uygun bir temizleyici ürünle yumuşak bir sabun ve ılık su ile temizlenerek deri yüzeyinden ölü hücre tabakası ve aşırı sebum temizlendikten sonra salisilik asid içeren veya içermeyen, benzoil peroksşdli ilaçların dışarıdan uygulanması ile düzelir. Uygulama süresi bir ayı aşmadan belirgin sonuç elde edilemeyebilir. Tedaviye cevap alındığında ise elde edilen sonucu pekiştirmek için daha bir süre boyunca ilaç kullanımına devam etmek gerekir. Yeterli cevap alınamadığında yeni ilaçlar eklenebilir; bunlar yerel antibiotikler veya yerel retinoidler olabilir.
Hafiften şiddetliye giden aknede lezyonlar daha yoğun ve yaygındır hatta yüz dışında dekolte, omuzlar, sırt bölgesine yayılabilir. Tedavide komedon temizliğ, ışık tedavisi eklenebildiği gibi sistemik antibiotikler, retinoidler, kadınlarda ormonal dengenin etkin olduğu düşünülüyorsa doğum kontrol hapları eklenebilir. Bu düzey aknede bir dermatolog gözetiminde tedaviye erken başlamak olası izlerin gelişimini engellemek amacını taşır. Akne izleri deriden kabarık yara izi şeklinde olabileceği gibi deri seviyesinden düşük çeşitli büyüklükte izler olabilir.
Şiddetli akne derin kistik oluşumlar, yangı, deride iz oluşumu ile seyreder. Dermatolog tarafından takip edilecek ciddi bir tedavi protokolüne ihtiyaç gösterir. Tedavi sistemik antibiotikler, isotretinoin zaman zaman kistlerin içine kortizon/antibiotik enjeksiyonları, kistlerin kesi ve boşaltılması, kadınlarda doğum kontrol haplarının eklenmesi şeklinde çeşitlilik gösterebilir.
İsotretinoin
Şiddetli kistik akne veya konvansiyonel diğer tedavi seçeneklerine cevap vermemiş vakalarda kullanılan, dikkatle karar verilmeyi gerektiren bir ilaçtır.
Sentetik bir retinoiddir ( bir A vitamini formu). Kullanılacak doz hastanın ağırlığına göre hesaplanıp belirlenmiş bir toplam doza ulaşılıncaya kadar 4-8 ay süresince kullanılabilir.
Akneyi oluşturan her dört mekanizmaya da etkili olduğundan ( aşırı sebum üretimi-gözeneklerin tıkanması-P.acnes enfeksiyonu-enflamasyon ) şu an için şiddetli aknede en güçlü tedavi ajanıdır.
İzotretinoin en güçlü tedavi etkeni olmakla beraber bazıları önemli olabilecek bazı yan etkileri nedeniyle her akne hastasına yazılmaz . Öncelikle kadınlarda bu ilaç kullanımı süresince ve tedavi kesildikten sonra daha bir süre hamile kalmamaları sağlanmalıdır. Yine emzirme döneminde de kullanılmamalıdır.
Diğer olası yan etkiler arasında deri ve mukozalarda beklenen kuruluk haricinde baş ağrısı, kemik eklem ağrıları, bulantı veya kusma, ishal, yutma/yutkunma güçlüğü, göğüs veya karın ağrısı, saçta incelme şeklinde belirtiler sayılabilir.
İlaç kullanımı sırasında hastalar yakından takip edilir ve belirli aralıklarla kan testleri yapılır. Bazı hastalar ilacın yan etkilerini iyi tolere ederken diğerlerinde ilaç kesilmesini gerektirebilir. Genellikle bir tedavi döngüsü akneyi hayat boyu tedavi etmede yeterli olabilmekte ama bazı hastalar şiddetli akneyi kontrol altına almak için birden fazla izotretinoin programına ihtiyaç gösterebilmektedir.
Sistemik antibiotikler
Sistemik kullanım da aynen dışarıdan deriye uygulanan antibiotikler gibi P.acnes yoğunluğunu azaltmak için kullanılmaktadır. Bu da yangının azalması ile neticelenecektir.
Doğum kontol hapları
Aşırı aktif çalışan yağ bezlerini baskılayarak kadın hastada akneyi tedavide yardımcı olmaktadır. Uzun süre kullanılabilir ancak sigara içen, kan pıhtılaşma riski olan, 35 yaşın üstü ve migren öyküsü olan kadınlarada kadın hastalıkları uzmanının görüşü alınmadan yazılmaması önerilir.
Sentetik bir steroid olan spironolakton erişkin kadın aknesinin tedavisinde doğum kontrol hapları ile kombine olarak kullanılabilir. Spironolakton androjen üretimini baskılar. Düzensiz adet görme, göğüslerde hassasiyet ve yorgunluk gibi yan etkiler gösterebilir.
Çoğu hafif şiddetli aknede sadece dışarıdan uygulanan ilaçlarla tedavi yapılabilir. Bunlar P.acnesi yatıştıran, yangıyı azaltan, sebumu azaltan antibiotikler, azaleik asid, benzoil peroksid, sodyum sulfasetamidler, salisilik asid, rezorsinol, kükürt, alkol ve aseton, yerel retinoidler gibi maddelerin iki veya daha fazlasının karışımlar halinde uygulanması şeklinde çeşitlilik gösterir.
Çeşitli müdahaleler de tedaviye eklenebilir. Bu metodlar bir dermatolog tarafından uygulanır. Bular arasında komedon ekstraksiyonu ( temizlenmesi ), kimyasal peelingler, kist drenajı veya cerrahi müdahalesi, fototerapi ( lazer ve ışık terapisi ) sayılabilir.
Sivilce ( Akne ) hakkında efsaneler
Sık aralıklarla yıkamak sivilce tedavisine yardımcı olacaktır.
Gerçek: derinin gözenekleri gerçekte temizlenmeyen kir nedeniyle tıkanmamıştır, yani yüzeyden aşağı bir tıkanma yoktur. Aksine gözeneklere açılan kanal duvarı sebum ve ölü hücre tabakası ile tıkanarak akne oluşumunu başlatır. Çok sık yıkama ve sert temizleyici kese kullanımı ayrıca iritasyona neden olabilir ve aşırı kuruluk derinin yeniden yağlanma tepkisini uyarabilir.
Stres sivilceye neden olur!
Gerçek : stres gerçekten de hormonlar üzerine etki ederek teorik olarak sivilceyi başlatabilir veya şiddetini artırabilir. Ancak bazı antidepresan ilaçların da yan etkilerinde sivilce oluşumu başlatabileceğini hatırlamak gerekir. Stresin tek neden olmadığı için diğer sivilce nedenlerini gözden kaçırmamak doğrudur.
Güneş veya solaryum sivilceyi tedavi eder.
Gerçek : deri tipine göre değişen sürelerde (10-15 dk) izin verilecek güneşlenmenin özellikle sırt bölgesi sivilcesinde bazı sakinleştirici etkisi görülebilir ancak aşırı güneşlenmenin ortaya çıkaracağı deri hasarını düşünerek bunu bir tedavi aracı olarak kabul etmemek gerekir. Geçici bir kuruluk sivilcede azalma görülse de bunu takip eden günlerde aksine bir alevlenem ortaya çıkar.
Beslenmenin sivilceye etkisi
Gerçek : yıllar içinde farklı görüşler birbirini takip etmiştir. Son araştırmalar modern toplumların aksine bazı bölgelerde hemen hiç sivilce şikayeti olmadığını göstermiştir. Bunun kalıtımsal bir özellik mi yoksa o bölgelerde var olan beslenme tarzının ( endüstriyel olmayan , işlenmemiş yiyecekler, meyve-sebze ağırlıklı beslenme) etkisi mi olduğu konusunda araştırmalar devam etmektedir. Ancak bazı hastalar diyet dönemlerinde yani daha sağlıklı beslenirken, hazır gıda ve karbonhidrat alımı azalmışken sivilcelerinde de düzelme farkettiklerini söylemektedirle. Bu da devam etmekte olan araştırmaları destekler nitelikte bir bilgidir.